CANIM BENİM
Canım demişsin.
Canım olmuşsun .
Ben seni sevmişim.
Sen beni düşünmüşsün bir kere.
Ben milyon kere.
Sana olan sevgimle.
Ferhat aşkı sabrıyla.
Saniyeleri dakikalara.
Dakikaları saatlere.
Saatleri günlere ayları yılları.
Yılları asırlara eklemişim.
Sevmişim sevmişim.
Kanımda dolaşmışsın.
Aş olmuşsun su olmuşsun.
Uyku olmuşsun zaman gelmiş.
Yüreğime kanatırcasına ızdırap .
Hasret olmuşsun gurbet olmuşsun buram, buram.
Sen bir özlemişsin ben bin.
Sen bir öpmüşsün ben bin.
Sen kat sayılı sevmişsin.
Ben üstün noktalı.
İşte can canım.
Ben seni daha çok sevmiştim.
14.6. 1995- 15.00
HÜZÜN KAPILARI
Boynun bükülüverirmi birden.
Akşam olunca hüzün kapılarını bütün benliğini.
Herkes birer birer çekilirken evine
Bir gurbet çökermi yüreğine.
Koyulaştıkça gecenin karanlığı.
Daha da bükülürmü boynun.
Baktığın her şey de onu görür.
SICAKLIĞIMI HİSSEDERMİSİN
Dokunduğun her şeyde .
Sıcaklığını hissedermisin.
Geceleri sanadamı hüzünlü çalar şarkılar.
Burkuldukça bir burkulurmu yüreğin.
Her ayak sesinde O geliverecekmiş gibi apansız.
Gecenin bilinmiyen bir yerinde sen onu özledikçe buram, buram .
Dahamı koyu olur geceler
Gözünde bir damla yaş.
Dahamı zor olur sabahlar.
18-6-1995-0200
GURBETLİĞİN HASRETİ
Bir kalem olsa elimde.
Sili verirdim bütün ötülükleri .
Sevdalılara sevgilerini.
Gurbetlilere hasretini.
Bir kalem olsa elimde.
Eşini bekleyenlere eşini.
Çocuklara babalarını.
Yuvasızlara yuvalarını.
Bir kalem olsa elimde.
Göz yaşı acıyı.
Yasak ederdim ızdırabı.
Ah öyle bir kalem olsaydı elimde.
Kafamdaki kahredici düşünceleri .
Sili verirdim sevgilimin göğsünde yatarken .
Bir kalem olsaydı baştan yazardım her şeyi.
KADERİMİ ÖZLEDİKÇE
Kaderime kızsam ben.
Böyle yandıkça .
Yoksa sanamı özledikçe.
Yollarımı sana gelmedikçe.
Saatlermi vurdukça yüreğime.
Sevenlerimi tek, tek kavuştukça.
Şarkılarımı beni dertlendirdiği için.
Gecelerimi sensiz sabah olduğu için.
Ağaran saçlarım için ailemi yıllarımı.
Tanrıyamı kendimemi.
İnanılmaz acılar çektiğim için.
Yoksa sanamı.
10- 6- 1995 23- 15
YAĞMUR YAYARKEN
Yağmur yağmış senin oralara.
Islanmış üşümüşsün.
Sarıl bana ısıtayım seni.
Bizim buraları çöl gibi.
Eklenince sesizliğime boğuluyorum .
Bizim buraları da ıslat.
Ne olurdu sanki.
Beraber ıslansaydık el ele.
Usul, usul yürüseydik sokakları.
Bir damlanın yarısı bana yarısı sana.
Bir ağaç altında öpü verseydim seni .
Saçlarımızdan süzülseydi yaşlar.
Bizim olduğumuz yere yağsaydı yağmur.
19- 6- 1995- 030.
Tweetle
Bizi Takip Edin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder