Abdi İpekçi Kaleminden İnönü Atatürk'ü Anlatıyor
Atatürk'ün başbakanlığından ayrılışımıza dair şimdiye kadar çok şey yazıldı. çok şey
söylendi. Bu meseleyi aydınlatılacak bir açıklama yapmanızı rica edebilir miyim?
Bu akşam üzeri sofrada kavga eder gibi olduk, aramızda münakaşa geçti Ertesi gün Atatürk'le görüştük. Kendisinin bana söylediği şuydu şimdiye kadar bin meselede bin defa kavga ettik.
Ama az çok kapalı kavga ettik. Akşam pek aleni oldu, bir müddet çekilmen, İstirahat etmem lazım Minnettar olurum sana dedim, çok teşekkür ederim dedim.
Hakikatten kendime hakim olamayacak bir vaziyetti, olabilir oluyor, Hepimizin her gün yanımızda bulunanlarla, birlikte çalıştıklarımızla başına gelen mesele.
Atatürk'le aranızın açılmasın da etrafınızdakilerin, sofrada kilerin telkinleri mi etkili olmuştur.
Şimdi mühim mesele budur. Bakın bir hatıramı anlatayım. İçeride karışıklıkların olduğu, birtakım ciddi mesele belirdiği bir sıra idi. Atatürk ile oturmuş, vaziyeti mütalaa ediyorduk .
Birden bana şunları söyledi. Rejim aleyhtarlarının bir tek ümitleri vardır, bir tek ümitleri kalmıştır.
Aramızda çıkacak ihtilaf seninle benim aramda çıkacak ihtilaf içeride, dışarıda ümit buna bağlanmıştır. Hatırında olsun bu. İşte ondan sonra herkes her şeyi her vesile ile
söylerdi. Bunlar hiç tesir etmezdi Atatürk'e Hasta olduktan sonra tesir etmeye başladı.
Hastalığı ilerledikten sonra dedikodulardan müteessir olmaya başladı. Benim teşhisim
budur.
Atatürk ile birlikte çalışmamızı iki ayrı devrede izah edebilirim. Başlangıçtan hastalığına kadar şöyle olmuştur. Akşamları bir araya gelir. toplanırız. o coşar, biz coşarız.
Meydan okuyucu birtakım konuşmalar olur. Hepimiz katılırız buna Atatürk
dahil, şöyle yapalım böyle yapalım, diye birtakım kararlar alır ve gece geç vakit
dağılırız. Ertesi sabah uyanınca düşünürüm .
Dün akşam birtakım şeyler konuştuk birtakım kararlar aldık, Hemen kalkar, Atatürk'e giderim. Onu yatakta iken uyandırır oturup konuşuruz.
Söylerim dün akşam biz yine coştuk, şunu yapalım bunu yapalım
diye kararlar aldık. Ama olacak şeyler değil, nasıl yapacağız Canım sen bildiğini yap
der bana.
Sonra bir devir oldu Yine aynı şekilde, akşamları toplanıp, alınmış kararları ertesi sabah görüşmeye gittiğimde artık sen bildiğini yap demiyordu, ısrar ediyordu bu sefer
asabi oluyordu esaslı bir değişiklik olmuştu Atatürk'te.
Doktorlarına sordum. hastalığın bir safhası dediler. Yani demek istediğim şudur ki, Atatürk'ün sıhhati ciddi olarak bozulduktan sonra sinir hakimiyeti sinir süküneti zayıflamıştı. Bu durum birlikte çalışmalarınızı etkiliyor, ve etrafında ona telkinlerde bulunanlar için ümitli bir hal yaratıyordu.
Vazifeden ayrılmanız bir dargınlık şeklinde mi olmuştu, Ondan sonraki görüşmeleriniz
nasıl geçmişti? Mesela hastalığı ağırlaştığı zaman sizin de bulunmanızı istediği söylenir.
bu olayı nasıl yorumluyorsunuz?
O konsültasyonu hatırlamıyorum. Yalnız hastalığı ilerlediği zaman beni görmek istemiş Dolma bahçe'de Sarayı'na çağırtmıştı. Zannediyorum mart ayı idi, Gittim, Atatürk'e Dolma bahçede misafir oldum. Bir hafta kadar kaldım. orada Sıkı bir perhiz ve kontrol altında idi. Dostça, yani aramızda hiçbir şey olmamış gibi konuştuk.
Konuk yazar zerrin_ce
BENZER KONULAR :
Abdi İpekçi'nin İnönü Röportajı
Tweetle
Bizi Takip Edin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder