Rek.+ Hayvan barınak

Yasaklı Site

13 Şubat 2015 Cuma

Canım sen bildiğini yap



Abdi İpekçi Kaleminden İnönü  Atatürk'ü Anlatıyor 

Atatürk'ün  başbakanlığından  ayrılışımıza  dair  şimdiye  kadar  çok şey  yazıldı.  çok şey
söylendi.   Bu  meseleyi  aydınlatılacak  bir  açıklama  yapmanızı   rica  edebilir miyim?

Bu  akşam  üzeri  sofrada  kavga  eder gibi olduk,  aramızda münakaşa  geçti   Ertesi  gün Atatürk'le  görüştük.  Kendisinin  bana söylediği   şuydu   şimdiye  kadar  bin  meselede  bin defa  kavga  ettik.   

Ama az  çok  kapalı  kavga  ettik.   Akşam  pek  aleni  oldu, bir müddet çekilmen,  İstirahat  etmem  lazım Minnettar  olurum   sana dedim, çok teşekkür  ederim dedim.  
Hakikatten  kendime  hakim  olamayacak  bir  vaziyetti,  olabilir oluyor,  Hepimizin  her gün   yanımızda  bulunanlarla,  birlikte  çalıştıklarımızla   başına   gelen  mesele.

Atatürk'le  aranızın  açılmasın da  etrafınızdakilerin,  sofrada  kilerin  telkinleri  mi   etkili  olmuştur. 
Şimdi  mühim  mesele   budur.  Bakın  bir  hatıramı  anlatayım. İçeride  karışıklıkların  olduğu, birtakım   ciddi  mesele  belirdiği bir  sıra idi.  Atatürk   ile   oturmuş,  vaziyeti  mütalaa ediyorduk .

Birden   bana   şunları   söyledi.   Rejim  aleyhtarlarının  bir  tek ümitleri  vardır,  bir tek  ümitleri  kalmıştır.   

Aramızda   çıkacak  ihtilaf   seninle   benim  aramda  çıkacak ihtilaf  içeride,  dışarıda   ümit  buna  bağlanmıştır. Hatırında olsun bu.  İşte  ondan  sonra  herkes  her  şeyi   her  vesile ile
söylerdi.  Bunlar  hiç  tesir  etmezdi   Atatürk'e   Hasta  olduktan   sonra  tesir   etmeye  başladı.
Hastalığı  ilerledikten  sonra  dedikodulardan  müteessir  olmaya  başladı.  Benim  teşhisim
budur.  

Atatürk  ile  birlikte  çalışmamızı  iki   ayrı   devrede  izah   edebilirim.  Başlangıçtan  hastalığına   kadar  şöyle  olmuştur.   Akşamları   bir   araya   gelir.  toplanırız.  o  coşar, biz coşarız.   

Meydan  okuyucu  birtakım   konuşmalar  olur.  Hepimiz  katılırız  buna  Atatürk
dahil,   şöyle   yapalım  böyle   yapalım,  diye  birtakım   kararlar  alır  ve  gece  geç  vakit
dağılırız.  Ertesi  sabah  uyanınca  düşünürüm . 

Dün  akşam  birtakım şeyler konuştuk birtakım kararlar   aldık,   Hemen  kalkar,  Atatürk'e giderim.  Onu yatakta  iken uyandırır oturup   konuşuruz. 

 Söylerim   dün  akşam  biz  yine  coştuk,   şunu  yapalım  bunu  yapalım
diye   kararlar   aldık.   Ama  olacak   şeyler  değil,  nasıl   yapacağız  Canım  sen  bildiğini  yap
der   bana.   
Sonra  bir  devir  oldu   Yine   aynı  şekilde,    akşamları  toplanıp, alınmış  kararları    ertesi   sabah   görüşmeye  gittiğimde  artık  sen  bildiğini  yap  demiyordu, ısrar  ediyordu  bu sefer
asabi oluyordu  esaslı   bir  değişiklik  olmuştu  Atatürk'te.   

Doktorlarına  sordum. hastalığın bir  safhası  dediler.  Yani   demek  istediğim  şudur ki,   Atatürk'ün   sıhhati  ciddi olarak   bozulduktan   sonra  sinir  hakimiyeti  sinir  süküneti   zayıflamıştı.  Bu durum birlikte çalışmalarınızı  etkiliyor,  ve  etrafında  ona  telkinlerde  bulunanlar  için  ümitli  bir  hal yaratıyordu.

Vazifeden   ayrılmanız  bir  dargınlık  şeklinde mi  olmuştu,  Ondan sonraki  görüşmeleriniz 
nasıl  geçmişti?   Mesela  hastalığı   ağırlaştığı   zaman  sizin de  bulunmanızı  istediği söylenir.
bu  olayı   nasıl   yorumluyorsunuz?

O konsültasyonu   hatırlamıyorum.   Yalnız hastalığı  ilerlediği   zaman  beni  görmek istemiş Dolma  bahçe'de  Sarayı'na   çağırtmıştı.  Zannediyorum  mart  ayı  idi, Gittim, Atatürk'e Dolma  bahçede   misafir   oldum.  Bir  hafta   kadar  kaldım.  orada   Sıkı   bir  perhiz  ve kontrol   altında   idi.   Dostça,   yani   aramızda  hiçbir şey   olmamış  gibi  konuştuk.

Konuk yazar zerrin_ce 

BENZER KONULAR :
Abdi İpekçi'nin İnönü Röportajı





Share
Bizi Takip Edin

Hiç yorum yok: